İçeriğe geç

Günden nasil yazilir ?

Günden Nasıl Yazılır? Felsefi Bir Zaman ve Anlam Denemesi

Bir filozof için yazmak, sadece kelimeleri bir araya getirmek değildir; aynı zamanda zamanı, bilinci ve varlığı anlamlandırmaktır. “Günden nasıl yazılır?” sorusu da bu bağlamda yalnızca dilbilgisel bir merak değil, aynı zamanda felsefi bir sorudur. Çünkü bir “gün”, yalnızca sabah ve akşamdan ibaret değildir; o, yaşanmışlıkların, seçimlerin ve anlamın dokusudur. Dolayısıyla, “günden” yazmak, aslında insanın kendi varoluşunu yazıya dökmesidir.

Türkçede “günden” kelimesi, “gün” sözcüğüne yönelme hâl eki olan “-den/-dan” ekinin getirilmesiyle oluşur. Bu biçimsel bilgi, dilin mantığını anlatır ama kelimenin derin anlamına dair hiçbir şey söylemez. Felsefi olarak bakıldığında, “günden” yalnızca dilsel bir form değil, aynı zamanda bir varoluş kipidir. O hâlde gelin, bu kelimenin anlamını üç temel felsefi eksende tartışalım: etik, epistemoloji ve ontoloji.

Etik Perspektif: Günün Sorumluluğu

Etik, eylemin değerini arar. “Günden nasıl yazılır?” sorusu bu açıdan, insanın kendi gününü nasıl yaşadığıyla ilgilidir. Çünkü gün, yalnızca geçip giden bir zaman dilimi değil, her bireyin ahlaki sorumluluk alanıdır. Günden yazmak, aslında kendi yaşamının muhasebesini yapmak demektir.

Bir filozof için her gün, yeni bir ahlaki başlangıçtır. Sabah, yeniden seçme hakkının doğduğu andır; akşam ise o seçimin sonuçlarıyla yüzleşme zamanıdır. Günün içinden yazmak, bu iki kutup arasında bilinçli bir yürüyüş gerektirir. Yazının kendisi de etik bir eylemdir, çünkü her kelime bir tanıklıktır. “Bugünden yazmak” demek, kendi varoluşunun tanığı olmaktır.

Etik açıdan “günden”, sorumlulukla yoğrulmuş bir zamandır. Sadece yaşanmaz; ona karşı bir tutum alınır. Bu yüzden, “günden nasıl yazılır” sorusu, “nasıl yaşanır” sorusunun kardeşidir.

Epistemolojik Perspektif: Günün Bilgisi

Epistemoloji yani bilgi felsefesi açısından “günden yazmak”, bilginin kaynağını sorgulamaktır. Gün dediğimiz şey, yalnızca deneyimlerle dolu bir anlar zinciri değildir; aynı zamanda bilginin üretildiği bir süreçtir. Her gün, insanın kendini ve dünyayı yeniden öğrenme fırsatıdır.

Bir filozof “günden” yazarken, geçmişin birikimini bugüne taşır; bugünün bilgisini de geleceğe aktarır. Bu döngü, bilgiyle zaman arasındaki iç içe geçmişliği gösterir. Günden yazmak, bilginin durağan değil, yaşayan bir varlık olduğunu hatırlatır. Çünkü bilgi, ancak zamanın içinden geçerken anlam kazanır.

Bu noktada “günden” kelimesi, bilginin zamansal niteliğini temsil eder. Her bilgi, bir bağlamdan, yani bir “gün”den doğar. Dün doğru olan bugün yanlış olabilir; çünkü bilginin zemini daima değişkendir. Dolayısıyla “günden yazmak”, bilginin hareketliliğini kabul etmektir. Filozofun görevi, o hareketin içinde dengeyi bulmaktır.

Ontolojik Perspektif: Günün Varlığı

Ontoloji, varlığın ne olduğunu sorgular. O hâlde şu soruyu sormalıyız: “Gün nedir?” Zamanın bir ölçüsü mü, yoksa varlığın bir kipliği mi? Bu sorunun yanıtı, “günden” kavramının ontolojik temelini oluşturur.

Bir anlamda, “gün” varlığın görünür yüzüdür. Gecenin karanlığından doğar, yeniden yok olur; tıpkı insanın bilinçle var olup ölümle silinmesi gibi. Günden yazmak, bu geçiciliğin farkında olarak varlığı dile getirmektir. Her cümle, bir varlık kipidir; her kelime, bir anın tanığıdır.

Ontolojik olarak “günden” aynı zamanda insanın kendi varlığıyla kurduğu bağın bir ifadesidir. İnsan, günü yaşarken sadece zaman içinde değil, anlam içinde de var olur. Yazmak ise bu anlamı görünür kılma eylemidir. “Günden yazmak” demek, varlığın kendi hikâyesini yazmasına izin vermek demektir.

Denge: Gün, Bilgi ve Varlık Arasında

Etik, epistemoloji ve ontoloji birbirini tamamlayan üç sütundur. Etik bize nasıl yaşamamız gerektiğini; epistemoloji, nasıl bileceğimizi; ontoloji ise neden var olduğumuzu öğretir. Günden yazmak, bu üç alanın kesiştiği yerdedir. Çünkü gün hem yaşanır, hem öğrenilir, hem de var edilir.

Bir filozof için “günden yazmak”, yaşamın kendisini felsefi bir metne dönüştürmektir. Her gün, bir sayfa; her eylem, bir cümledir. Yazmak, bu kitabı bilinçli şekilde okumaktır. Bu yüzden “günden nasıl yazılır?” sorusu, aslında “yaşam nasıl anlamlandırılır?” sorusunun bir başka biçimidir.

Sonuç: Günden Yazmak, Varoluşu Yazmaktır

Dil açısından “günden” belki sadece bir çekim ekidir; ama felsefi açıdan, insanın zamanla kurduğu ilişkinin sembolüdür. Günden yazmak, anı kutsamak, geçiciliği kalıcı hâle getirmektir. Bu eylem, hem bir bilgelik hem de bir direniştir — unutulmaya karşı anlamın direnişi.

Son olarak şu soruyla bitirelim:

Bir günü nasıl yaşarsak, o günden nasıl yazılır?

Belki de cevap, kelimelerin içinde değil; o kelimeleri yaşatan bilinçte gizlidir.

Okuyucu, şimdi söz sende. Sen “bugünden” nasıl yazardın?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
prop money